Her arıcıya bir prof maaşı bağlanmasını teklif ediyorum…
Ne alaka? Kuralım o zaman alakayı.
Sadece Türkiyede yaşayan, bize has bazı arılarımız var. Bunların milli servet olduğu noktasında hem fikiriz. Bu bilgi burada dursun.
Almanyada izole bölgeler var. Daha önce yazmıştım ama yine hatırlayalım, neler yapılıyor nasıl işletiliyordu bu izoleler? Kış aylarında bu izolelerde hiç arı kalmıyor. Baharla birlikte seçilmiş erkek kolonileri izole bölgeye getirliyor ve bu erkek kolonilerinin değerleri taa öncesinden halka acıklanıyor. İsteyen de bu verilere göre müsait olan izoleye ana arılarını göndererek çiftlestiriyor. Bu bilgi de burada dursun.
Onların da milli genleri var. Gerek gönüllüler gerekse resmi kurumlar bunların muhafazasını izole bölgeler ya da suni tohumlama ile sağlıyorlar. Bu da bir bilgi. Burada durabilir.
Almanyada arıcılık ile ilgili enstitüler var. Benzerleri bizde de var. Burada görevli bilim adamları arıcıların risk almaması adına kuruma ait koloniler üzerinde denemeler yaparak bu denemelerin sonuçlarını arıcılar ile paylaşıyorlar. Mesela şu kadar yogunlukta su sıcakta formik asit, oksalik asit, laktik asit kullanmak gerekir gibi.Arıcıya maliyet yüklemiyorlar. Bu bilgi de burada dursun.
Yurtdısında birçok marka suni tohumlama aleti var. Sıradan bir arıcı gerekli kurslara gidip belgesini alıp istediği gibi suni tohumlama yapıp kendi arısını ıslah edebiliyor. Belirli bir miktara kadar da satışını gerçekleştirebiliyor. Bu bilgi de burada dursun.
Yurtdısından getirdikleri genlerle yeni melez türler elde edip dünyaya nam salabiliyorlar. Ya da getirdikleri genleri sana geri satabiliyorlar. Yasak değil yani ülkeye ana girişi felan. Aksine göstere göstere böbürlene böbürlene anlatıyorlar. Bilgi.
Yurtdısında yer parası, muhtar, il tarım felan diye bir tabir de duymadım. Yerel kuruma gidip bana yer gösterin diyorsun, gösteriyorlar. Bu bilgi de burada dursun.
Adamlar bu kötü şartlar altında sabit arıcılıkla dahi 50 kilo kovan başı ortlamalardan bahsediyorlar.
Yavaş yavaş bağlayalım bakalım.
Bizdeki izole bölgelerde yaz kış arı var. Verim amaçlı değil genleri koruma amaçlı kullanılıyor. Ana arı işletmelerine bu genler dayatılıyor.ARICILAR da bu genlerin korunması görevine dahil ediliyor.
Bizde milli genleri enstitüler değil ARICILAR koruyor. Çünkü yurtdısından yüksek verimli gen getirmeleri yasak.
Bizde varroa ilaçlarını dahi ARICILAR deneyip buluyorlar.
Bizde ARICILARIN suni tohumlama yapması yasak, kursu dahi yok. Kursu cebinden para verip açtırması, aletini de cebinden alıp kursa gitmesi gerek. Tabi veteriner diploması varsa.
Bizde ARICIYA “benden birşey isteme arılığındaki en iyi arıdan üret geç” deniliyor. Islahınızı dahi kendiniz yapın deniliyor yani. Ama akrabalığa dikkat et denmiyor.
Bizde izole bölgeyi bile ARICI kendi imkanları ile bulmak zorunda.
Şu durumda bile milli genleri arıcılar koruyor.
ARICI benim arımı tescil et diye bir kuruma gidiyor. Prof ya da kurum benim başka işim var diyor. İşi neyse artık.
ARICI yer parasını cebinden veriyor. Muhtarı mutlu ediyor. Köylüyü mutlu ediyor. Şikayet gelmezse 17 kilo balını alıp evine ekmek götürüyor.
Dikkat ettiyseniz yurtdısında kurumların yaptığı işleri bizde ARICI kendisi yapıyor.
Dikkat ettiyseniz yurtdısında Profların yaptığı işleri bizde ARICILAR kendileri yapıyor.
O zaman devlete başvuralım yanlışı düzeltsinler. Maaşı proflara değil ARICILARA bağlasınlar…
Yazar: Izzet Akçay