Philip Chandler’in “Barefoot Beekeeping” isimlin pdf kitabını satın aldım. Aldığım tek kitapta bu. İnternet üzerinde başka pek çok belge de bulabilirsiniz. Üst Çıtalı Karakovan (Topbar Hive) ile doğal olarak hobi arıcılığı yapmak isteyenlere yönelik çok güzel bir kitap. İngilizceniz varsa tavsiye ederim.
Bakın P. Chandler doğal metotlarla arıcılık konusunda neler yazıyor. Bizdeki karakovan mantığı aslında en iyi arıcılık yöntemi fakat hasadın kolaylaşması ve arttırılması için ticari kovanlarda ve çıkartılabilir çerçeveler ile arıcılık yapılıyor. Hastalık ve parazit problemleri de bu yüzden kaynaklanıyor.
- Kovandan tüm balı sağmaya çalışmıyor doğal arıcılar. Arıya gereken saygıyı göstererek topladıkları balı kışın tüketmeleri sağlanmalı. Ancak havalar kötü gider de İlkbaharda havalar geç ısınırsa ve yiyecekleri kalmazsa şurup verilebilir.
- Arı kolonisinin yaşayan bir varlık olarak görüp kendi yaşadığı yer, diğer canlılar ve bizimle nasıl etkileşimde bulunduğunu öğrenmemiz gerekiyor. Arıları bizim yararlanacağımız bir varlık olarak görmektense, onlarla çalıştığımız için kendimizi şanslı saymamız gerekiyor.
- Koloniye mümkün olan en az müdahaleyi yapmamız lazım. Bu koloniyi boş vermek anlamına gelmemeli. Arılara en az stresi yaşatarak işlerimizi halletmemiz lazım.
- Amacımız hobi olduğu için en fazla 2 ÜÇK sahibi olabiliriz. Sadece ihtiyacımız kadar balı kovandan dışarı çıkarabiliriz.
- Aslında ticari arıcılar bir köşede hiç ellenmeyecek bir karakovan tutsalar, kendi arılıkları için yeterli genetik çeşitlilik ve oğulu bu kovandan alabilirler.
- Kovanın içine arılara veya bala zararı olan hiç bir şey girmez ve kovandan arıların kaybetmek isteyebileceği hiç bir şey çıkmaz. Parazitlerden kurtulmak için kimyasal ilaçlama yerine hayatta kalan kolonilerin seçici çiftleştirilmesi ile güçlü bağışıklık sistemine sahip ekotip arılar üretilebilir. Varroa için antibiyotik kullanımı aslında varroa zararlısına yarıyor çünkü antibiyotiğe bağışıklık kazanan varroa daha güçlü olarak ortaya çıkıyor.
- Bal hasadında körü körüne balı çalmak yerine, arılarla paylaşıyoruz. Yeteri kadarını içeride bırakıp kış için hazırlıyoruz. Şekerli şurup ile besleme önerilse de arıların yiyeceği “baldır” ve şekerli suyu bir şekilde bala yakın bir şeye çevirip saklayacaklar fakat içinde balda bulunan vitaminler ve mineraller, antibakteriyel ve antimikotik peptid ve enzimler olmayacak. Arı bal yer, şekerli su değil. Eğer o sene bal az ise, ekmeğimin üzerinde varsın az bal olsun.
- Arılar ne yaptığını çok iyi biliyor. Bizim işimiz onları dinlemek ve devamlılığın sağlanabilmesi için gereken optimum koşulları yerine getirmektir. Arı kovanlarını doktor steteskobu ile dinleyen ve “mutlu değiliz”, mutluyuz, bal yapıyoruz”, “kızgınız”, “ana-arımız yok” gibi mesajları alan kişiler bile var. Ayrıca kovanın kokusunu koklayarak içerideki durum hakkında bilgi edinebiliriz. Bunlar tabii deneyime dayanıyor ama bir kere öğrendikten sonra kovanı açıp müdahele edeceğimiz durumlar azalır.
- Arılar kendi peteklerini görmeliler. Bu iş için yaratılmışlar sonuçta. İlk sene bal hasadı yapacak kadar balınız olmasada kendi peteklerini örmelerine izin verin. Petek çapları arıdan arıya değiştiği gibi özel işler için gerekli petek çapları da farklıdır. Arı petek yapmak için bal tüketir (zaten başka bir şey yiyip içmiyor garibim) haliyle doğal petek yapmaları için olan bal stoğunu tüketecekler. Korkmayın, size de biraz bal kalacaktır.
- Varroa zararlısı 34C üzerinde yaşam döngüsünü tamamlayamıyor. Kütükten yapılmış, yeteri kadar kalın ve doğal olan bir karakovanda da sıcaklık bu değerin altına kışın bile düşmez. Arılar sıcaklığı kontrol ederek pek çok önlemi zaten alıyor. Ama biz kovanı açıp tüm sıcaklığın kaçmasına neden olunca işler değişiyor tabii.
- Doğal arıcılar duman körüğü dahi kullanmıyor. P. Chandler genelde yanında şurup dolu sprey bulundurduğunu söylüyor ve çok sık kullanmadığını da belirtiyor çünkü arılar zaten sakin oluyor.